Kırkpınar’da üst üstte 3 kez birinci olarak ‘ebedi altın kemer’ sahibi olmayı başaran ve adını tarihe yazdıran güreş sporunun efsane isimlerinden Hüseyin Çokal’ın zeytin-zeytinyağına olan tutkusu, kızı ve damadının da omuz vermesiyle yeni bir şekle evrilmiş. Ortaya, kendisiyle özdeşleşen lakabını taşıyan ‘Başpehlivan’ markası çıkmış.
Güreş tutkunları, Hüseyin Çokal ismini çok iyi bilirler. Denizli Beyağaç’a bağlı Kızılağaç’ta 1950’de doğan, çocuk yaşlarda güreş sporuna ilgi duyan Çokal, 1971-1981 yılları arasında minderde adeta fırtına gibi esti. Ağır sıklette Türkiye, Avrupa ve Akdeniz Oyunları şampiyonu oldu. Sonrasında, başpehlivan Hasan Şahin’in teşvikiyle ilgilenmeye başladığı yağlı güreşte de daha ilk yılında başaltı boyunda birincilik kürsüsüne çıktı. 1982’den itibaren başpehlivan boyunda güreşmeye başlayan Hüseyin Çokal, Kırkpınar’da 1982, 1983 ve 1984’te üst üstte 3 kez birinci olarak ‘ebedi altın kemer’ sahibi olmayı başardı ve adını tarihe yazdırdı. 1985’te kolu kırıldığı ve mide ameliyatı geçirdiği için çok sevdiği güreşi bırakmak zorunda kalan Çokal, 2019’da ‘devlet sporcusu’ unvanına layık görüldü. 2021’de ise Edirne Sarayiçi Er Meydanı’nın girişindeki Pehlivanlar Yolu’na altın kemerli heykeli dikilen 5 isim arasında yerini aldı. Spor ahlakı, centilmenliği, efendiliği, güvenli tavrı ile güreş severler arasında çok sevilen ve beğenilen bir başpehlivan olarak tanınan Hüseyin Çokal’ın bir de çok bilinmeyen bir yönü var. O aynı zamanda zeytin ağaçlarına ve zeytinyağına gönül bir kişi. Öyle ki zeytine olan sevgisi onu sadece başarılı bir güreşçi değil, aynı zamanda tutkulu bir zeytinyağı üreticisi de yapmış.
O HAYALE KIZI VE DAMADI ORTAK OLDU
Gençken babasının kendisine öğrettiği zeytin toplama ve yağ yapma geleneklerini sürdürerek bu mirası gelecek nesillere aktarmak isteyen Hüseyin Bey, bir gün, kızı Betül ve damadı Murat İsmail Aydoğmuş’tan gelen teklifle zeytinyağı işini daha ileriye taşımak adına aradığı fırsatı yakalamış. Genç ve girişimci damadı, zeytinyağlarını markalaştırmak ve daha geniş bir kitleye ulaştırmak için birlikte çalışmayı önermiş. Bu teklif, başpehlivan Hüseyin Çokal’ın yüreğinde yeni bir heyecan yaratmış. Aile mirası artık daha geniş bir platformda parlamak için hazırmış. Birlikte harekete geçen üçlü, Beyağaç’ın o verimli topraklarından çıkan zeytinleri özenle toplamaya başlamış. Zeytinler titizlikle seçilmiş ve özenle işlenmiş. Hüseyin Bey’in bilgelik dolu yönlendirmeleri ve deneyimleri, zeytinyağı üretim sürecinde her adımda hissedilmiş. Murat’ın girişimcilik becerileri ve Betül’ün yaratıcı vizyonuyla birleşen Hüseyin Çokal’ın deneyimi, onlara olağanüstü bir işbirliği ve aile bağlarıyla desteklenen marka yaratmış. Bir süre sonra ‘Başpehlivan Zeytinyağları’ adını verdikleri markaları hayat bulmuş. Beyağaç’ın güzelliklerle dolu dağlarından ve başpehlivanın zeytin bahçelerinden damlayan bu değerli sıvı sadece bir ürün değil, bir ailenin tutkusunu ve sevgisini yansıtan bir simge halini almış. Ve böylece Hüseyin Bey’in güreş arenalarındaki zaferleri, zeytinyağı sevgisiyle buluşarak büyülü bir hikayeye dönüşmüş. Bu hikaye sadece zeytinyağı üretimiyle ilgili değil, aynı zamanda aile birliğinin, tutkunun ve geleneklerin değerini anlatan bir destan haline gelmiş.
HEDEFTE KENDİ TESİLERİNİ KURMAK VAR
Ailenin zeytinlikleri Denizli Beyağaç ve Aydın Gencelli’de. 4 farklı bahçede toplamda 78 dönümlük bir alanda ‘Gemlik’, ‘Memecik’ ve ‘Domat’ çeşidi, en büyüğü 65, en küçüğü de 2 yaşında olan zeytin ağaçları var. Yıllık kapasiteleri ortalama 18 ton. Sıkıma şu an için Karacasu’ya gidiyorlar ama yakın bir süreçte kendi tesislerini kurmak için çalışmaları devam ediyor. Bunun için arsalarını almışlar, plan ve proje çalışmasını da tamamlamışlar. Aslında geçtiğimiz yıl temel atıp inşaata başlayacaklarmış ama enflasyon ve kur dalgalanması gibi durumlardan olumsuz etkilenmişler, bir süre bekleme kararı almışlar. Planları 2024’ün ilk yarısında inşaata başlamak yönünde. Ürünlerimizi tüketiciyle internet siteleri ve Instagram hesapları üzerinden buluşturuyorlar. ‘Başpehlivan’ ve ‘Oleamiya’ olmak üzere iki markaları var. ‘Başpehlivan’, Hüseyin Çokal’ın anısını yaşatmak istedikleri için oluşturdukları lokomotif markaları. ‘Oleamiya’ ise eşim Betül Hanım ve Murat Bey’in düşünüp oluşturduğu markaları.
BÖLGEDEKİ KURUMSALLAŞMIŞ TEK MARKA
Murat İsmail Aydoğmuş, ilk kuruluş ve markalaşma sürecinden bu yana iç piyasanın yanı sıra ihracat da planladıklarını söylüyor, “Amacımız, kaliteli Türk zeytinyağını önce ülkemize, sonra da dünyaya tattırmak. Beyağaç’ta yeni yeni zeytin varlığı artıyor. Beyağaç’ta tahminen 350 bin civarında, hemen yakınımızdaki komşu ilçemiz Kale’ de de 1 milyon 300 civarında zeytin ağacı varlığı var. Ama bizim gibi kurumsal olarak markalaşma sürecine giren bir oluşum daha yok. Biz de firma olarak bu alanda bölgemizde öncü olmak, doğru yarım uygulamalarıyla çiftçimizi bilgilendirip bilinçlendirmek istiyoruz” diyor. İsmail Bey, son söz olarak hedeflerini şöyle özetliyor: “Başpehlivan ve Oleamiya markalarımızla hem ulusal, hem de uluslararası alanda içimlik, kaliteli, premium düzeyde zeytinyağı ve sofralık zeytin üretimi yapıp sektörde yer almak.”